Tutkulu, Takıntılı, Seksi, Karanlık ve Komik: En İyi Aşk Filmleri

Romantik komedi, takıntı, sadece dram ve gözyaşı… Aradığınız tarif ne olursa olsun istediğinizi bu listede bulacağınıza eminim!

Maalesef ki romantik komedi ya da erotik gerilim ya da dümdüz romantizm türü; son 10 yıldır pek iyi meyveler vermiyor. Bu yüzden 90’lar, 2000’ler ve 2010’lar hala en iyi kaynaklarımız arasında. Bundan şikayetçi değilim, hepsini canım sıkıldıkça 100 kez daha izlemeye hazırım.

Lafı daha fazla uzatmıyor, mini başlıklar altına böldüğüm, “bana göre en iyi aşk “Multibabydoll En İyi Aşk Filmleri” listesini açıklıyorum…

Tutkulu, Seksi ve Karanlık Aşk Filmleri

Damage

Jeremy Irons sinema tarihinin en seksi insanlarından biriyse, sebeplerinden biri bu film olabilir. Ayrıca bu film ve Juliette Binoche’un saç kesimi yüzünden içindeki %0.001’lik saçımı uzatma isteğimi de kaybettim. Kısa tutacağım!

Şaka bir yana stili de oldukça güçlü olan filmin atmosferi, gölgelerle oynayan ışıklandırmaları ve genel çizgisi; old money estetiğini sevenleri de tatmin edecektir. Seks sahneleri oldukça tartışmalı olan film; kişinin kendisini mutluluğa layık görmemesini, aşkın en filtresiz halini, tutku ve takıntı arasındaki ince çizgiyi harika yansıtıyor. Netflix yakın zamanda kendi versiyonunu da dizi olarak çekti ama itibar etmeyiniz.

Ayrıca eğer bir erkek benim için Brüksel’den Paris’e sırf beni 1 saatliğine görmek için gelip siyasi kariyerini tehlikeye atmayacaksa; AŞK İSTEMİYORUM!

Nine 1/2 Weeks / Dokuz Buçuk Hafta

50 Shades of Grey’i falan boşverin. Bomboş ve benim için asla cesur olamayan bir iş. Ama 9 1/2 Weeks öyle mi? Dokuz Buçuk Hafta filmi gerçek bir 90’lar ikonudur. Bir dönemin erotizm anlayışını şekillendiren bu film, kasvetli atmosferiyle de diğer romantik filmlerden ayrılıyor. Evet kasvet bazen seksidir. Mickey Rourke’un bir zamanlar nasıl bir doğa olayı olduğunu anlamak için de harika bir kaynak.

Aynı zamanda karakterlerin stilleri nedeniyle de bir zamanlar bu filme “saplantılı” hale gelmiştim.

Zamanında hakkında da yazmıştım, buyrunuz:

Natural Born Killers

Hayatta en çok sevdiğim TOP 5 film listesine kesinlikle girer. Tam anlamıyla “benim filmim” dediğim yapımlardan biri. Woody Harrelson ve Juliette Lewis’in kusursuz uyumu, Tarantino’nun senaryosu ve Oliver Stone’un yönetmenliğinin üzerine bir de kusursuz bir soundtrack ekleyin: Nine Inch Nails, Rage Against The Machine, Leonard Cohen, L7, Patti Smith…

Tüm zamanların en kanlı/suçlu çiftlerinden birinin üzerinden hem sistem hem de Amerikan (şu anda global medya da denebilir) sistemine karşı bir eleştiri olması da, filmi daha da leziz hale getiriyor. Herkese uygun değil ama severseniz, bağımlı yapar.

Secretary

Bağımsız sinemanın aşk kategorisindeki en eğlenceli örneklerinden biri. Merkezine aldığı BDSM teması üzerinden imkansız bir çifti işliyor gibi görünse de; kadın karakterin zamanla kendi sesini bulup özgüvenini kazanıp “köle” rolden ipleri eline alan kişi haline gelmesi açısından değerli. Bu filmdeki James Spader ve Maggie Gyllenhaal ikoniktir. Hatta o kadar ikoniktir ki, Maggie sonrasında buradaki rolünden dolayı ünlü iç giyim markası Agent Provocateur yüzü bile oldu.

True Romance

Ve bir adet daha “aşkın Tarantino hali”. Tony Scott’ın yönettiği bu öyküde, Tarantino ana karakterlerden birini yazarken kendisinden esinlenmiş. Natural Born Killers’ın bir çıt daha minnoşu şeklinde açıklanabilecek bu benzersiz aşk, benim için kesinlikle ‘büyülü’. Filmin kadrosu da olay: Dennis Hopper, Brad Pitt, James Gandolfini, Christopher Walken, Gary Oldman, Christian Slater, Patricia Arquette, Val Kilmer, Samuel L. Jackson, Michael Rapaport…

Buffalo ’66

Duygusallık seviyenize göre bir kaç göz yaşı damlası dökebileceğiniz, o “özel” filmlerden biri. Sinematografi açısından göze de hitap eden bu mükemmellik sonrası koşa koşa kendinize bebek mavisi far almayı istemeniz muhtemel.

Zamanında hakkında da yazmıştım, buyrunuz:

Sanctuary

Tek mekanda geçen ve Margaret Qualley’nin female rage çizgisine gidip gelen performansıyla büyüleyen ve alışılmışın dışında bir aşk filmi. BDSM dinamiğini farklı bir açıdan ele alan, asla sıkmayan ve keyifle izlenen bir film.

Büyülü Aşk Filmleri

Moulin Rouge

Müzikal olması gözünüzü korkutmasın. Müzikalden ben de nefret ederim ama bu film çok ayrı! Ne zaman moralim bozulsa açıp izlediğim filmlerden biri. Baz Luhrmann’ın inanılmaz görsel zekası, Nicole Kidman ve Ewan McGregor’ın insan üstü güzellikleri ve harika kimyaları, Dior imzalı kostümleri, Lady Marmalade başta olmak üzere tüm soundtrack’i… Bu satırları yazarken bile filmden sahneler aklıma geliyor ve tüylerim diken diken oluyor arkadaşlar…

Deadpool

Kim demiş aşk filmleri ille sadece rom-com ya da dram olmalıdır diye? Bir süper kahraman filmi de pekala aşk filmi olabilir. Özellikle ana karakterimizin, sırf “freak’lerinin match’leştiği” hayatının aşkı sevgilisine yeniden yakışıklı gözükebilmek için kötü adamların peşine düştüğü düşünülürse.

Ayrıca filmdeki bir “fantezi” sekansının da bir superhero filmi için fazlasıyla çığır açıcı ve ikonik olduğunu belirtelim.

A Life Less Ordinary

Trainspotting sağolsun, Danny Boyle filmlerine ayrı bir saplantım vardır. Görsel zekasına, filmlerinin soundtrack yönüne hastayım. A Life Less Ordinary de yer yer fantastik detayları, 90’lar estetiği, şapşik aşık bingosu ve eğlencesi bol serüveniyle sıkıldıkça izlediklerimden. Bir de Cameron Diaz’ın tüm filmleri güzel olmak zorunda mı ya? Rom Com Queen!

Great Expectations

Evet, saplantılı olduğum filmlerden biri. Defalarca ekrana uyarlandı ama benim bahsettiğim versiyonu, Alfonso Cuarón’un 1998’de yönettiği hali. Gwyneth Paltrow bu filmle birlikte ergenlik çağlarımda stil ikonlarımdan birine dönüşmüştü. Cuaron’un yeşil takıntısının da etkisiyle film boyunca Paltrow’un yeşil Donna Karan görünümlerinin hepsini wishlist’inize ekliyorsunuz. Ethan Hawke’ın yakışıklılığı, Robert De Niro faktörü, kusursuz atmosfer, New York, 90’lar, Chris Cornell ve Tori Amos’lu soundtrack… Ana kızımızın soğuk halini o kadar kendime benzetmiştim ki bir aralar her yerde nickname’im Estella idi, lol.

The Way We Were

Herhalde bu filme yazdığım inceleme, bu bloga 10 yıl önce yazdığım ilk incelemelerden biri falandır. Bu yüzden aşağıdaki linke gittiğinizde muhtemelen kullandığım dil çok amatör gelecek. Ama olsun, zamanla hepimiz değişir, büyürüz. Aşk da yetmez. Bu film de buna dair en güzel yapımlardan biri. Sex and The City’de de referansını gördüğümüz bu film, ayrıca Robert Redford’ın gençliğine aşk şarkıları yazdırır.

Eğlenceli Romantik Komedi Filmleri

How to Lose a Guy in 10 Days

Beni tanıyorsanız hakkımda bileceğiniz 2 kesin şey: 1- Matthew McConaughey hastalığım. 2- Bu filmin favori romcom’um olması. Evet arkadaşlar, bu film gelmiş geçmiş eeeeeeeen güzel romantik komedidir benim gözümde. Yine sıkıldıkça açıp izlediklerimden biri. Kate Hudson zaten beyazperdenin en harika romcom kraliçelerinden biri benim için. Aynı zamanda Kate’in karakterinin moda dergisinde çalışması, ilişkiler hakkında yazması, cadılığı ve inatçılığıyla da kendimle özdeşleştirdiğim karakterlerden biri.

Fool’s Gold

Matthew McConaughey ve Kate Hudson kimyası, beyaz perde tarihinde en favorilerim arasında. Bu film de bunun kanıtlarından biri. Bu film safkan bir rom com değil, macera yönü daha güçlü ama iki güzel ve birbirine aşık insana bir de eğlenceli ötesi bir macera ve kusursuz deniz/kum/güneş kombosu eklenince en sevdiğim filmlerden biri oluyor haliyle.

What Happens In Vegas

Klişelerin iyi işlendiği ve iyi bir kadroyla sunulduğunda nasıl da eğlenceli olabileceğinin güzel bir kanıtı. Ashton Kutcher gerçek hayattaki hijyen tercihlerine yakın bir karakter sergilerken, Cameron Diaz her zamanki gibi harika. Uyumları güzel, Vegas teması güzel, komedi faktörü güçlü… Baştan sona insanın gününe güneş gibi doğan filmlerden.

The Proposal

Ryan Reynolds’a aşıktım… Bunda kusursuz rom com kariyerinin de etkisi var. Bu harika rom com kariyerinin en iyi işi ise bence The Proposal. Sandra Bullock ile birlikte harika kimyalarının yanında insanın kafasına Alaska’ya yerleşme fikrini soktuğu için bile sevilesi.

Sleeping With Other People

Jason Sudeikis’e Saturday Night Live günlerinden beri aşığım. Benim için hem seksi hem komik kategorisinde, yer aldığı her işi de sevimli hale getiriyor. Gerçekçi romcom kategorisinden kalbimi çalan bu film, 2000’li yılların When Harry Met Sally’si olarak düşünülebilir.

Hakkında da yazmıştım, buyrunuz:

Failure To Launch

SJP ve Matthew McConaughey kimyasına çok hayran olmasam da, yine güçlü komedisi ve “yaz temasından” kalbimi her zaman çalan filmler kutusunda yer alıyor. Bir kere hem mekanlar hem de oyuncular açısından film tam bir “eyegasm” yaşatıyor. Kafa rahatlatanlardan.

No Strings Attached

Zamanında lisede okulu kırıp sinemada izlediğimiz filmlerdendi. Friends With Benefits olayını güzel bir romantizmle ele alan film, beklentiniz sıfır olduğunda keyifle izleneceklerden.

Definitely, Maybe

Favori Ryan Reynolds filmlerimden değil ama inanıyorum ki bunun seveni çok olacaktır. ”Mutlu son sensin.” sözüyle bile sizi bağlayabilir. Dediğim gibi güzel ama dram yönü daha güçlü.

Lola Versus

Gerçekçi romcom kategorisinden, bir adet Greta Gerwig de içeren bir güzellik bu film. Eğer Girls dizisini izlediyseniz ve seviyorsanız, bu filmi de kesinlikle seversiniz. Gerçekçi, güzel, New York’ta geçen, modern ve şehirli kadının aşk sancılarını anlatan bir film. Ayrıca Joel Kinnaman ne güzel adamsın sen!

Just Friends

Ryan Reynolds’ın romcom kariyerinden daha iyi bir şey varsa o da Ryan’ın erken 2000’lerdeki kariyeri! Moraliniz bozuksa kesinlikle izlemeniz gereken romcom’lardan biri ancak filmin yıldızı Ryan Reynolds değil Anna Faris. Ayrıca hep kızlar mı glow up geçirip intikam alacak? Biraz da erkekleri şöyle alalım…

What’s Your Number?

Bir Anna Faris güzelliği daha. Tam bir “chick flick”. Chris Evans, Chris Pratt, Anthony Mackie, Martin Freeman ve Andy Samberg’li kadrosuyla bile ilgiyi hak ediyor. Yani eli yüzü düzgün çerezlik film yapmak bence çok zordur ve bu film de bunun üstesinden geliyor.

Friends With Benefits

Yukarıda bahsettiğim No Strings Attached filminin kadrosunu Justin Timberlake ve Mila Kunis ile değiştirmek ister misiniz? Öyleyse tam olarak aradığınız film bu! Sanırım bu filmi ötekinden bir çıt daha fazla seviyorum bu arada.

The Wedding Planner

Maalesef TR televizyonlarına bir uyarlaması da yapılmaya çalışılmış bu ikonik chick flick, Jennifer Lopez ve Matthew McConaughey’i bir araya getiriyor. Çok ünlü bir düğün organizatörüyken, düğününü organize edeceğin damada aşık olmak? Wow. Ama onu suçlamıyorum. Sonuçta adam Matthew.

Letterbox adresim: https://letterboxd.com/multibabydoll/

Zeen is a next generation WordPress theme. It’s powerful, beautifully designed and comes with everything you need to engage your visitors and increase conversions.

Top 3 Stories

Daha Fazla İçerik
HAFTA SONU DEMİŞKEN: REIGNWOLF – Live on KEXP