#direnrocknroll: Delikasap’ın 13. Uğursuzluk Yılı Özel Sayısı!

Benim mevsimim kesinlikle yaz olsa gerek. Aldığım tüm güzel haberler, içerisinde bulunduğum tüm güzel durumlar ve başardığım tüm iyi şeyler göz önüne alındığında, yaz benim için kutsal bir mevsim.

Bununla birlikte rock kültürünün de mevsiminin hep yaz olması gerektiğini düşünürüm.  Güzel festivaller, konserler, en coşkulu rock n’roll anlarının dekoru parlak bir güneş (ya da şimdilerde yaşadığımız yağmurlu havaları düşünürsek sadece sıcak da diyebiliriz) ince kıyafetler  ve yaz enerjisidir hep.

İşte tam da “mevsiminde” herhalde şu topraklarda olabilecek en güzel şeylerden biri geldi Rock N’ Roll’un başına. Evet, Delikasap 13. Yıl Koleksiyon Baskısı’ndan söz ediyorum. ( ya da yazmaktan  üşenmeyelim, Delikasap Rock N’ Roll Kültürü Mecmuası!)

Dile kolay koskoca 13 yıl. Burada sayısal olarak bir pohpohlama söz konusu değil. Daha ziyade içeriğin korunabilmesini yüceltmek istiyorum. Güncelliğinden, çizgisinden, duruşundan, dürüstlüğünden, sesini yükseltmekten vazgeçmeden, alt kültür-üst kültür ve aklınıza gelebilecek tüm o berbat ayrımları yapmadan geçen Rock N’ Roll dolu 13 yıl, a dostlar!

Esen Kitap’tan bu ayın başında çıkan Delikasap 13. Yıl Koleksiyon Baskısı (evet her defasında azimle bunu uzun uzun yazacağım),  kapak tasarımından içeriğine kadar kesinlikle bu yolda ilerleyen herkesin elinden düşürmemesi gereken bir hazine olmuş. (Nasıl gazetelerdeki klişe kitap yorumlarının yazarına dönüştüm, Part II)

Sanırım kelimelerimi yeterli orijinallikte toparlayamama nedenim, hem böyle bir şeyin içerisinde hala nasıl yer alabildiğime inanamamam (hadi amaaaa, siz de okuyunca benim o kadar harika yazar-yazı içerisinde bir Directioner gibi sırıttığımı fark edeceksiniz!) hem de okudukça gezegenler arası geçiş travması yaşamamdır.

 

 

Tamam şimdi her şeyi bir sıraya koyalım.

Öncelikle Delikasap ailesine nasıl katıldığımı hatırlamaya çalışıyorum. (Kaç yaşında insanım adamlar 13 yılı hatırlamış ben 2 yıl öncesini hatırlamıyorum? Hatırlıyorum da hatırlamamış gibi yapıyorum, hani hep filmlerdeki gibi…)

Hayatımın ilk konser deneyiminin (Guns N’ Roses İstanbul Konseri 2012) etkisi hala yüzümde ruh hastası bir sırıtış şeklinde yer aldığı sıralarda, bir iki gün öncesinde büyük bir hevesle yazdığım konser ve festival incelememi Murat Arda’ya gönderiyorum. Daha önce pek çok kez yaşadığım gibi bundan da cevap almamak niyetindeyim. Ya da onlar o niyetteler. Her neyse, ben bu umutsuzluktan neredeyse mutluluk duyacak seviyeye gelmişken; yazımın inceleneceği sonra da yayına alınacağı haberi geliyor!

Sonra zaten olan oluyor, ben aklıma gelen her konuda, bir şekilde rock n’ roll çizgisinden de şaşmadan incelemelerimi gönderiyorum ve günün sonunda yazılarım Delikasap okuyucularına ulaşıyor. İlerleyen zamanlarda bu okuyucu kitlesinin ne derece harika bir şey olduğunu da öğreniyorum…

13. Yıl Özel Baskısı’na gelecek olursak, en azından bir kez daha yazdığımız/takip ettiğimiz Delikasap’ın geçmişini ve yarattığı bu yoldaki geleceğini görmek açısından yararlı olmuş.  Siz bakmayın benim ciddi ve klişe tanımlarıma aslında, okudukça anlayacağınız gibi; “yararlı” dan daha fazlası bu kolektif…

Yani şimdi sorarım size; bizim ülkemizde bir Hit Parader, bir Kerrang, bir  Revolver, bir Classic Rock dergileri yok belki de ama buna eşdeğer olmayı tek başına; sadece tek bir yayın başarabiliyor ve o da kesinlikle Delikasap. Burada kalkıp da sırf övmek adına yazmıyorum bunu, yukarıda saydığım yayınların koleksiyonlarını da yapan biri olarak bu karşılaştırmayı objektif şekilde yapmam mümkün. Aslında bu dediğime her türlü inanmak zorundasınız; peşinden gelen jenerasyonu en iyi ifade edebilecek şekilde hem internet yayını olarak hem de basılı olarak bu kadar başarılı başka bir yayın bilmiyorum ben Türkiye’de.

Aldığım günden beri elimden düşüremiyorum bu özel sayıyı. Zaten bu “koleksiyon baskısı” olaylarının da hastasıyım. Bu yazıyı yazdığım dakikalarda bile (Pazar Sabahı saat 09:00) çoktan yeniden tüm sayfaları karıştırmış bulunmaktayım. Okumaya kıyamıyorum, o ayrı konu.

 

 

Bu güzel baskıya ben de bir incelemeyle katkıda bulundum. Hani şu ille de 70’leri,80’leri yücelteceğiz diye poz kesenlere inat, Milenyum’da Rock Çağı adlı bir inceleme ile 4 sayfa işgal ettim. Delikasap’ın da Milenyum’da rock n’ roll’un başına gelen en güzel şeylerden biri olduğunu göz önünde bulundurursak; bu baskıya uygun bir inceleme olduğunu düşünüyorum.  Hatta şunu da belirtelim;  okuyanların eleştirilerini de beklemekteyim büyük bir heyecanla.

Tüm incelemeler harika, tüm yazılar defalarca açıp okunacak derecede ilham verici. Ama benim bir kez daha Delikasap’ı neden sevdiğimi anlamamı sağlayan inceleme Veysel Başsever’in “Egzotik Band: Heavy Metal’in Türkiye’deki Ağababaları!” yazısı oldu. Uzun süredir bu kadar heyecanla okuduğum ve ilham aldığım bir yazı hatırlamıyorum. Yansıttığı jenerasyon nedeniyle olsa gerek; bu inceleme arkadaşlarımda yeni bir keşfetme hissiyle hayran olma etkisi yaratırken; sadece “benim yazımı okuyun, sonra imza isteyin” emriyle ellerine bu kitabı tutuşturduğum ebeveynlerimde ise “hey gidi günler” etkisi oluşturdu. Dolayısıyla çok sevdiler. Evet çok. Benim yazımdan daha çok sevdiler. Hayran oldular. Benden imza istemediler. Evet. (Sinir krizi geçiriyorum)

Delikasap’ın kendisine has o harika diliyle; Evren Ünal’ın sinema incelemeleri (Tanrım Troma filmlerinin hepsini izlemeliyim!) Erinç Dişikasap’ın “Çişli Rock Efsaneleri”, Hellfest incelemesi (gideceğim de gideceğim, kararım kesin!) tabii ki Atlantisten Gelen Adam’ın yazıları,röportajları, (aslında içerisindeki her yazı!), benim şu an yazarken unuttuklarım ama Delikasap’ın unutmadıklarıyla; bir koleksiyon baskısından çok daha ötesi olmuş bu özel sayı.

Ama bu sayının en önemli mesajı “Ümitsiz kalmak asla bir seçenek olmamalı”. Bahsi geçen başlığı, bu sayıyı elinize alıp gördüğünüzde, ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Toparlamak gerekirse,  her jenarasyonun kendisinden bir şeyler bulabileceği, ilham alabileceği, yolunu bulabileceği veya kaybedeceği, #direnrocknroll etiketinin  öncülüğünü sonuna kadar hak eden ve sürdürecek olan bir koleksiyon baskısı bu.

 

 

Ben eğer şu anda bu satırları yazabiliyorsam, sevdiğim ya da sevmediğim bir şeyi sorgulayıp yazıya dökebilmeyi öğrenme yolundaysam, ilham kaynağı bulmakta sıkıntı çekmiyorsam; Delikasap sayesindedir. Ne yazacağını geçtim; ne yazdığını bile bilmeyen, toy olmanın sözlük anlamı halindeki (ve muhtemelen hala öyle olan) bana yol göstermiş ve bu yolda ilerlememi sağlamış olan bir ailedir Delikasap. Desteklerini asla unutamam,unutmayacağım. Unutmam için de bir neden yok, aralarında kalmak için -kovulsam dahi(!)- çabalamaya devam edeceğim zaten.

Delikasap’ın 13. Uğursuzluk Yılı Özel Sayısı kutlu olsun. Daha nice kolektiflere. (hatta bir müjde de verelim, sanıyorum ki bir sonraki kolektif sayı için hazırlıklar var zaten???)

Unutmadan, ehm, benim yazımı da okuyun emi!?!?!?

 

MÜŞRA DEMİR

 

Zeen is a next generation WordPress theme. It’s powerful, beautifully designed and comes with everything you need to engage your visitors and increase conversions.

Top 3 Stories

Daha Fazla İçerik
Merhaba Dünyalı!