Gücün Simyası: Halsey – ‘If I Can’t Have Love, I Want Power’ İncelemesi

Biliyorsunuz albüm incelemeyi çok seviyorum ancak modumda olmam, etkilenmiş olmam ve en ama en önemlisi yazmış olmayı istiyor olmam gerekiyor. Yani diyeceğim odur ki, Halsey‘in ‘If I Can’t Have Love, I Want Power’ albümü tüm bu detayları dolu dolu karşıladı benim için.

Artık bir tür altıncı hissim var albümlere dair. Çıkmadan sevip sevmeyeceğimi anlayabiliyorum. Trent Reznor gibi -çok afedersiniz osursa, kaydetse, mixlese loop’a alacağımız- bir ismin albümün arkasında olmasından bağımsız olarak; albümün adı bile açıklandığından bu yana merakla bekliyordum. Nitekim çıktığında da yanılmadığımı anladım; ‘If I Can’t Have Love, I Want Power’ şimdiden yılın albümü benim için. (Yıl bitiyor, ne “şimdiden”i?)

Halsey düzenli dinlemediğim halde duruşuyla, tarzıyla fazlasıyla beğenip takip ettiğim biriydi. Çıktığı 2015’ten bu yana daha “Tumblr pop” olarak ifade edilebilecek bir tarzda müzik yapsa da Yungblud ile ilişkisiyle aslında başından beri içinde olan rock ruhunu yavaş yavaş ortaya çıkarmıştı. İyi de oldu bu; Nihgtmare single’ından bu yana (ki ona da bayılmıştım) bu tarzın ona ne kadar da çok yakıştığını görmüş olduk.

Albüme yönelik tek eleştirim, Halsey’in sesini genel olarak yetersiz bulmam. Albüm bir konsept albüm olduğu için sırıtmıyor ama -sadece soruyorum- yakın zamanda benzer bir yola sapmış olan Miley Cyrus vokal olarak bu parçalarda daha cayır cayır olmaz mıydı?

Şimdi öveceğimiz ve notlarımızı paylaşacağımız yere geldik.

“If I Can’t Have Love, I Want Power” her şeyden öte kusursuz bir konsept albüm.

Sıfır single ile çıktı ve aynı adı taşıyan -izlemek için sabırsızlandığımız- bir de IMAX filmi ile birlikte yayınlanıyor.

Albümün kendisinin sıkı ve içsel bir odağı var. Kendini koruma ve kendini yok etme, kontrol ve zorlama, istediğinizi elde etmenin heyecanı ve korkusu arasındaki çizgide yürümekle ilgili. Halsey, bu temaları ayrıntılı bir mimariyle elemek yerine, korkunun -beden, zihin, ölümlülük- dışarıya yayılmasına izin veriyor. Sonuç çekici ve spektral. Bu onların en iyi işi.

Tabii ki yukarıda sıraladığım her şeyin tanıdık gelmesi albümün temel dayanakları olan Trent Reznor ve Atticus Ross.

Albüme dair bayıldığım bir diğer detay ise düzenini “uyumsuzluktan” alması. Şarkıların her biri çok farklı evrenlerden kaydedilmiş gibi.

Halsey’in albümü aşık olup ve hamile kaldığında yazması bunun en iyi açıklaması; istikrar ve kendini sabote etme arasındaki zikzakları duymak mümkün. Her tatlılık tahribatta demirlenir.

“Bana hayatta olmayı nasıl seveceğimi sadece sen gösterdin” diye mırıldanıyor “Darling” parçasında. Hassas kapanış şarkısı “Ya’aburnee”de bağlılığın olabilecek en sert ifadesini duyuyoruz: “Ben seni gömmeden önce sen beni gömeceksin.”

Albümden favorilerim -muhtemelen daha hareketli şeylere olan bağlılığımdan ötürü- “I Am Not A Woman, I’m A God”, “Girl is A Gun” ve “Easier Than Lying”. Albümde biriciğimiz Dave Grohl‘un da Honey parçasında davullarda olduğunu belirtelim.

2021’in en güzel yanı kesinlikle bu albüm oldu. Her şeyden öte Halsey’i hamilelik gibi toplumun büyük çoğunluğu tarafından “bir şeyler yapmamakla eşdeğer” görülen bir dönemde böylesine sıkı çalışma gerektiren bir şeyi yaptığını görmek bana bir kadın olarak inanılmaz güç veriyor. Üstelik “I Am Not A Woman, I’m A God” parçası hayatımın tam da ihtiyacım olan döneminde beni yükseltiyor, bir tür mantra gibi söyleyebiliyorum.

(Ayrıca hamileyken çekilmiş olan Momenthouse konserini de bulursanız izlemenizi öneririm.)

Rock çerçevesinde olsa da ‘If I Can’t Have Love, I Want Power’ her türün hayranını cezbedebilecek harika bir “pop” albümü. Kulaklıklarınızı takın ve Halsey’in bu karanlık macerasına ortak olun.

Müşra “Multibabydoll” Demir

Zeen is a next generation WordPress theme. It’s powerful, beautifully designed and comes with everything you need to engage your visitors and increase conversions.

Top 3 Stories

Daha Fazla İçerik
The Red Shoes