Modanın Asi Çocukları: Stil Dünyasının Aktivist Yüzleriyle Tanışın

Onlar kendilerini ifade etmek için moda kalıplarının dışına çıkan cesur yürekler!

Moda sadece stil değil, aynı zamanda güçlü bir ifade biçimi. Günümüzde birçok model, tasarımcı ve influencer; moda aracılığıyla toplumsal sorunlara dikkat çekiyor, sesini duyuruyor. Bu yazıda, moda dünyasının aktivist yüzlerini yakından tanıyacak, onların nasıl ilham verici birer değişim elçisine dönüştüğünü keşfedeceksiniz.

Anja Rubik

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

Anja Rubik (@anja_rubik)’in paylaştığı bir gönderi

Anja Rubik’i bir süpermodel olarak tanıdık; Saint Laurent’den Chanel’e kadar moda tarihine damga vuran görünümleriyle adını altın harflerle yazdırdı. Ama onun asıl gücü, podyumun dışında yükseldi. Anja, özellikle Polonya’daki kadınların üreme hakları için verdiği mücadeleyle bir moda ikonundan aktiviste dönüşen bir ses oldu.

2020’de Polonya Anayasa Mahkemesi’nin kürtaj hakkını neredeyse tamamen yasaklayan kararı sonrası sokaklara dökülen binlerce kadından biriydi. Ama o sadece yürüyen değil, harekete geçiren kadındı. Instagram’daki milyonlarca takipçisini bu meseleye dikkat çekmeye çağırdı, uluslararası basında konuştu, belgeseller çekti ve genç kızlara sağlık, bilgi ve güç sunmak için “SexEdPL” adlı cinsel sağlık odaklı bir eğitim platformu kurdu.

Anja’nın tarzı kadar düşünceleri de keskin. O, “bedenim benimdir” diyen kadınların giyebileceği en güçlü kıyafetin bilinç olduğunu biliyor.

Multibabydoll için Anja Rubik, zarifliğiyle yumruğunu masaya koyan, stilini politikaya dönüştüren gerçek bir aktivist.
O bir moda efsanesi değil yalnızca – bir bilinç eylemcisi.

Didem Soydan

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

Didem Soydan (@didemsoydan)’in paylaştığı bir gönderi

Didem Soydan, Türkiye moda sahnesine yalnızca fiziğiyle değil, fikirleriyle de damga vuran bir kadın.
Bir podyum yıldızından çok daha fazlası: sosyal medyada sesi, duruşu ve açıklığıyla kadınlar başta olmak üzere herkese cesaret aşılayan bir özgürlük figürü. Kendine has stiliyle hem seksapeli sahipleniyor, hem de o seksapelin sadece erkek bakışına hizmet etmediğini – tam tersine bir ifade biçimi olduğunu gösteriyor.

Ayrıca kadın hakları, sansür, toplumsal baskılar ve özgürlük üzerine yaptığı açıklamalarla, Türkiye’de “güzel ol ama sus” sistemine doğrudan karşı çıkıyor. Kadınlara sürekli dikte edilen hayat stillerine karşı, “Kimseye göre değil, kendine göre yaşa” diyor.

Vivienne Westwood

Vivienne Westwood, modanın anarşisti. 1970’lerden bu yana sistemin tam ortasında ama hep sistemin karşısında.
Punk kültürünü haute couture’e sokan o çığlık, aslında bir çağrıydı: “Kendi fikrini giyin.” İklim krizinden sömürgeciliğe, Brexit’ten kapitalizme kadar her konuda konuşan bir tasarımcı değil, bir aktivist. Çevreci duruşuyla defilelerinde sadece kıyafet değil, protesto da sergiledi. Westwood için moda bir aksesuar değil; bir silah.

Emily Ratajkowski

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

Emily Ratajkowski (@emrata)’in paylaştığı bir gönderi

Emily Ratajkowski, yıllarca “sadece güzel” olmanın yükünü taşıyan ama sonra o güzelliği kelimelerle parçalayan bir kadın.
Onu önce kliplerde, kampanyalarda gördük. Ama gerçek devrimi kendi kitabında yaptı: “My Body” adlı otobiyografik eseriyle, beden politikası, arzu, güç ve kimlik konularında çarpıcı sorular sordu.

Emily’nin gücü, hem sistemin sunduğu tüm imajları kullanıp hem de onları sorgulamasında yatıyor.
Erkek bakışına hitap eden dünyada, kendi bakışını cesurca ortaya koydu. Ünlülerin sessiz kalmayı tercih ettiği konularda – taciz, beden kontrolü, medyanın kadın düşmanlığı – o konuşmayı seçti. #MeToo hareketinde sesini yükseltenlerden biri oldu. Ama bunu mağduriyetle değil, zekâ, ironi ve ince bir feminist eleştiriyle yaptı.

Emily için çıplaklık bir zayıflık değil, bir meydan okuma. Bedenini nasıl sunduğunu seçme hakkını, politik bir hak haline getirdi.
Çünkü onun dünyasında feminizm, kalıplardan değil – ifade özgürlüğünden, öznellikten, bilinçli seçimden geçiyor.

Emily Ratajkowski, hem feminen hem asi, hem zekâsıyla hem stiliyle meydan okuyan kadınların manifestosu gibi. O, güzelliğin itaat değil özgürlük alanı olabileceğini hatırlatıyor.

Adwoa Aboah

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

GURLS TALK (@gurlstalk)’in paylaştığı bir gönderi

Adwoa Aboah, moda dünyasının altın ışıltısını taşıyan ama iç sesiyle karanlığa da ışık tutan nadir isimlerden biri.
Sadece freckle’lı cildi, tıraşlı kafası ve sıradışı güzelliğiyle değil; cesaretiyle, kırılganlığıyla ve sözüyle tüm dünyayı etkileyen bir ikon.

Dışarıdan bakıldığında bir Vogue kapağı yıldızı, bir Chanel yüzü olabilir ama Adwoa’nın gerçek gücü podyumdan değil, yarattığı Gurls Talk topluluğundan yükseliyor. Gurls Talk, genç kadınların – özellikle de zihinsel sağlık, bağımlılık, kimlik ve cinsiyet konularında – korkmadan, utanmadan konuşabilecekleri güvenli bir alan. Çünkü Adwoa, yaşadığı depresyon, yeme bozuklukları ve intihar girişimi gibi deneyimlerini saklamak yerine paylaştı. Ve o paylaştıkça binlerce kadın iyileşmeye başladı.

“Kırıldım ama yalnız değilim.” Bu cümle onun manifestosu gibi.

Stella McCartney

Stella McCartney, modada etik ve estetiğin yan yana yürüyebileceğini kanıtlayanlardan. Derisiz, kürksüz, hayvanlara zarar vermeyen ama lüks hissini kaybetmeyen parçalarla bir moda devrimcisi. Çevreci tasarımın öncüsü, “cruelty-free” kavramını globalleştiren kadın.

Stella’nın tasarımları yumuşak olabilir, ama etik duruşu serttir. Onun dünyasında güzellik, başkasının acısıyla satın alınamaz.

Kerby Jean-Raymond

Pyer Moss’un kurucusu Kerby Jean-Raymond, moda endüstrisinde siyahi temsiliyetinin eksikliğini parmakla gösterenlerden değil – yumrukla vuranlardan. #BlackLivesMatter hareketine açık destek veren defileleri, sanat, tarih ve politikayı iç içe geçiriyor.
2016’da sunduğu “Double Bind” koleksiyonu, polis şiddeti ve ırkçılığı doğrudan ele aldı. Kerby için moda, sadece giyinmek değil; görünmek, görünür kılmak, yüzleştirmek.

Paloma Elsesser

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

paloma elsesser (@palomija)’in paylaştığı bir gönderi

Paloma Elsesser bir modelden çok daha fazlası. O, vücuduyla barışmanın, sesini sahiplenmenin ve güzelliğin tek bir kalıba sığmadığını dünyaya haykırmanın yaşayan örneği.
Onu ilk kez Pat McGrath’ın ilham perisi olarak keşfettik; sonra Fenty’den Glossier’ye kadar birçok markada, ana akım modayı dönüştüren kampanyalarda yıldız gibi parladığını gördük. Ama esas gücü, kamera arkasındaki mesajında saklıydı:

“Bu vücut, bir alan talep ediyor.” İşte Paloma’nın her adımı, her pozu, her sözü bu talebin bir yankısıydı.

Moda dünyasında “plus-size” olarak etiketlenmeye çalışılsa da, Paloma bu sınırları reddetti. O kendini sadece beden olumlamanın değil, beden özgürlüğünün temsilcisi olarak konumlandırdı. Çünkü onun mücadelesi yalnızca kıyafetlerin beden ölçüsüyle değil, algılarla, medyayla ve güzellik anlayışıyla.

Paloma’nın Instagram’ı sıradan bir model günlüğü değil; bir yandan ruhunu, kimliğini ve yaralarını gösterirken, diğer yandan binlerce kişiye “sen de güzelsin” deme cesaretini aşılıyor. O, kıvrımlarını saklamıyor, gururla taşıyor.
Kusursuzluğu değil, gerçeği yüceltiyor. Ve bunu öyle bir zarafetle yapıyor ki, artık moda dergileri onun gibi kadınları sadece “toleransla” değil, hayranlıkla kapağa taşıyor.

Kendin olmanın gücü, her şeyden daha çekici.

Hari Nef

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

@harinef’in paylaştığı bir gönderi

Hari Nef, bir trans kadın olarak Hollywood’un kapılarını kendi elleriyle açan, o kapının eşiğinden geçerken ardındakilere de alan yaratan biri. Hem oyuncu, hem yazar, hem de aktivist olan bu çok yönlü ilham kaynağı, görünürlüğü sadece bir varoluş meselesi değil – bir direniş biçimi haline getiriyor.

Modada Gucci, Eckhaus Latta ve Hood By Air gibi sınır tanımayan markalarla yürürken bile sistemin kalıplarını sorguluyor.
Ama esas etkisi ekranlarda ve kelimelerinde: “Transparent” dizisindeki performansıyla, trans temsiliyetine yeni bir derinlik kattı.
Ama Hari sadece oynamıyor, yazıyor. Bir Vogue makalesinde, bir şiirde ya da bir röportajda queer kimliğin, feminenliğin ve öfkenin politik yanlarını incelikle anlatıyor.

O, sadece var olarak bile sistemin sınırlarını aşındırıyor. Güzellik, kadınlık, cinsellik gibi alanlara queer bir bakışla yaklaşarak, bu kavramları daha kapsayıcı ve yaratıcı hale getiriyor.

Cameron Russell

Moda dünyası onu podyumlarda süzülen bir Victoria’s Secret meleği olarak tanıdı. Ama Cameron Russell, sadece fiziksel güzelliğiyle değil, sesiyle de bir devrim yarattı. O, göz alıcı bir model olduğu kadar, sistemin içinden konuşan bir aktivist.
Pırıltılı kameraların önünde yıllarını geçirdikten sonra, o ışığın arkasındaki karanlığı cesurca ifşa etti.

TED konuşması “Looks Aren’t Everything. Believe Me, I’m a Model” milyonlarca kez izlendi çünkü Cameron, moda dünyasındaki ayrıcalıkları, ırk ve güzellik algılarını, sessiz kalınan adaletsizlikleri büyük bir samimiyetle dile getirdi. Üstelik bunu asla yukarıdan değil, içerden, içimizden biri gibi yaptı.

Cameron Russell için moda, yalnızca kıyafet değil; bir politika, bir duruş, bir ifade biçimi. O, çevresel sürdürülebilirlikten toplumsal eşitliğe, modanın dönüştürücü gücünü kullanarak sesini yükseltiyor.

İklim krizine dikkat çekmek için sokaklara çıktı, çevresel adalet için ikonik kampanyalarda yer aldı. Aynı zamanda, genç kadınları cesaretlendiren projelere öncülük etti. Onu takip edenlere “görünüşün değil, sözünün kıymeti var” demeyi öğretti.

Hem parıltılı, hem güçlü, hem de dönüşümün tam kalbinde. Çünkü güzellik, en çok dönüşümle parlar.

Marine Serre

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

The Business of Fashion (@bof)’in paylaştığı bir gönderi

Fransız tasarımcı Marine Serre, geleceği tasarlarken geçmişin yıkıntılarından faydalanıyor. Yeniden kullanılan kumaşlar, hurda tekstiller ve post-apokaliptik estetik onun imzası. Koleksiyonları hem distopik hem umut dolu. Çünkü o biliyor: Dünya yok olurken moda eski haliyle var olamaz.

Serre için tasarım bir cevap değil, bir soru: “Ne kadar zamanımız kaldı ve ne kadar sürdürülebiliriz?”

Zeen is a next generation WordPress theme. It’s powerful, beautifully designed and comes with everything you need to engage your visitors and increase conversions.

Top 3 Stories

Daha Fazla İçerik
About 80’s, Guns N’ Roses and being a strong woman, Pamela Manning