MOJO: Tüm Bu Kaosta Mojonuzu Koruma Rehberi

Zor, bu aralar her şey zor. Mojo’mu korumak ise her şeyden de daha zor. Her zaman isteklerimi, tutkularımı, hayallerimi, planlarımı zaman ve mekandan bağımsız her şeyin önüne koyan ben; şu anda bir uyum sürecinin (ya da kaosunun) içinde çabalıyorum büyümü kaybetmemek için. Çocuk işçi olarak yıllardır süregelen kariyer rallimde kimseden bir ödül beklemiyorum. Ödülümü kendi kendime ben vereceğim, MOJO’mu asla kaybetmeyerek.

Peki MOJO nedir? En kısa tabiriyle Mojo, kişisel büyü, kişinin kendisine has şansı ya da seksapeli olarak tanımlanabilir. İşte gündelik hayattaki tüm o zindan hali (aslında bu zindana bizi biri mi koyuyor yoksa biz mi drama queen’lik yapıp her durumu zindana çeviriyoruz bilmiyorum) mojomuzu kaybetmemize neden oluyor.

Bence Mojo’nun tanımı biraz da kişisel. Yani -tamamen sallıyorum- benim mojomun özü moda ve müzikten geçiyor. Ne kadar tıklandıkları, okundukları önemsiz; ben kombin videoları çekmeliyim, müzik eleştirileri yazmalıyım, gitar çalmalıyım, spor yapmalıyım. (Belki de bir sugar daddy bulmalısın Multibabydoll?)

Ama para kazandığınız şeyler bunlardan farklıysa, bir de benim gibi comfor zone denen kelimeyi gangbang’lemek suretiyle silip attıysanız ruhsuz bir köle robota dönüşmeniz an meselesi.

Benim derdim, buna dönüşmemek. Ama nasıl? Mojo’muzu nasıl koruruz? Yine klinik araştırmalarım, gece geç saatlere dek süren Reddit tartışmalarım ve türlü türlü muhtelif araştırmalarım sizlerle…

  • Spesifik bir ritüel önerilesi vermek imkansız ancak benzer şekilde sık görülen 2 genel öneri var. Normal işinize sınırlar koyun ve onları bu sınırda tuttuğunuz için özür dilemeyin. Çoğu çalışma ortamı, onları belli bir sınırın ardında tuttuğunuz için sizi suçlu veya bencil hissettirmeye çalışacak. Müsait olduğunuzda/olmanız gerekmediğinde sert hatlarınız olmayabilir, ancak kapalı olduğunuzda GERÇEKTEN kapalı olun.

Sözleşmeniz telefona 7/24 cevap vermeniz gerektiğini söylemiyorsa, vermeyin. Birisi, saatler sonra telefona/e-postaya cevap vermediğinizi pasif bir şekilde agresif bir şekilde söylerse, sadece “evet!” deyin. ve devam edin. Bu sizin tek hayatınız ve faturaları ödeyen ve sizi giydiren/barındıran/besleyen şeyler ve ruhunuzu besleyen şeyler arasındaki dengeniz. Patronunuz ve meslektaşlarınız aynı dengeye sahip değilse, onların sorunu bu ve “iş bitene kadar çalışma” kültürünü satın almak zorunda değilsiniz. Biliyorum TR’deyiz, her şey çok zor, hepimizin düzenli bir maaşa ihtiyacı var ve iş yerlerine bu restleri çekmek kolay olmayabiliyor ama bence olayın özünü anladınız; hiçbir tarafı kırmadan bu “bazı” alıp kendi iş yerinize makul bir şekilde uyarlayabilirsiniz.

  • Kendi işinizle küçük, ulaşılabilir şeyler yapın. Daha fazlasını yapmaya alışmış olabilirsiniz veya büyük hedefler belirlemek isteyebilirsiniz, ancak vücudunuzu hareket ettirmek ve yemek pişirmek ve mutlu şeyler yapmak gibi şeyler yaparken boş zamanlarınızda bir ton iş yapmaya çalışmak, hayal kırıklığına ve baskı duygularına yol açabilir. Hedeflerinizin kendi mutluluğunuz için olduğunu ve istediğiniz kadar büyük veya küçük olabileceğini unutmayın. Uzun süredir çalıştığınız bir şarkının riffleri, daha önce diktiğiniz/tığ işi yaptığınız bir desen, daha önce üzerinde çalıştığınız bir şekil, daha önce keşfetmiş olduğunuz bir temada küçük bir sanat eseri, daha önce tamamladığınız bir çalışmanın küçük bir genişletmesi… O küçük şeyler, yeni ve büyük bir şey yapma baskısı olmadan, hala zevk aldığınız ortamda çalıştığınızı hissetmenize yardımcı olacak ve size başarı artışı sağlayacaktır. Büyük şeyleri tabii ki hala yapabilirsiniz, ama muhtemelen yemek hazırlayamazsınız ya da köpeği/çocukları gezdirmek gibi planlara vakit ayıramazsınız. Sorun değil. Evet yaratıcı olmayan bir şey yapmak can sıkıcı görünüyor. Ama yine de faturaları ödemek için bir süre daha yapmamız gerekiyor. Her şeyin amacının nihayetinde hedeflerimize hizmet eden şeyler yapmak olduğunu unutmayın, ancak bazen diğerlerine ulaşmadan önce güvende olmak gibi temel hedeflere de odaklanmamız gerekir. Günlük iş dışındaki her dakika kişisel işinizde çalışmak sizi mutlu ediyorsa, yapın. Sizi yorgun hissettiriyorsa, bulunduğunuz yeri onurlandırın ve şimdi olanın sonsuza kadar olmak zorunda olmadığını bilin ve sadece size neşe getiren şeyler yapın. Bazen sihir kendimizi tanımaktır.
  • Mojo’yu korumanın gerçekten büyücülüğe ihtiyacı yok, daha çok içsel çalışma yeterli. İçimizde bizi iç yolumuzdan alıkoyan bloklar var. Önce neden böyle bir dönemdeyiz ve bizi bu hale getirenin ne olduğunu bir düşünelim. Korku, para, ne? Burada x ritüeli önerebilirim ama muhtemelen sizin için aynı şekilde çalışmaz. Bunun yerine bir ritüel yaratmak için kalbinizin arzusunu takip edin. Ne istiyorsunuz, nasıl yapıyorsunuz gibi… Ateş mi? Kristaller mi? Ay mı? Toprağa basmak mı? Neyi seviyorsanız bununla küçük mini ritüelinizi oluşturun.

Ayrıca Reddit’te zırlayan şahsıma bir Redditer önerisi:

Ayrıca farkında olmanız gereken bir şey var – işe yeni başladıysanız, hala yeni rutinlere, insanlara, kalıplara, kurallara ve daha fazlasına uyum sağlıyorsunuz. Zaman geçtikçe ve işe alıştıkça, sizden ve gününüzden giderek daha az zaman, enerji ve zihinsel işlem gücü alacak ve kendi hedeflerinize ulaşmak için daha fazla zaman ve enerji bırakacaktır.

Öneri: Kendinize bir yoga topu sandalyesi alın – çalışırken kıpırdamanıza izin verir ve duruşunuzu daha iyi bir konumda tutar. Kuyruk kemiğiniz ve alt bel bölgeniz mutlu olacak.

Benim yorumum: Yoga sandalyesi nereden bulurum???

Bu da ilginizi çekebilir>>>

Zeen is a next generation WordPress theme. It’s powerful, beautifully designed and comes with everything you need to engage your visitors and increase conversions.

Top 3 Stories

Daha Fazla İçerik
Efsane fotoğrafçıdan konser ruhu!