CAGE THE ELEPHANT’IN GERİ DÖNÜŞÜ: SOCIAL CUES

Cage The Elephant benim için oldum olası özel gruplardan biri olmuştur. Yani şu “hayatınızın belli bir döneminde soundtrack görevi üstlenen” gruplardan biri. Çok sevdim, çok dinledim ve nihai sonuç olarak sonra çok sıkıldım. Onlar da aynı şeyi yaşamış olacaklar ki Tell Me I’m Pretty sonrası uzun bir sessizliğe büründüler. (Tabii 15 yıl albüm çıkarmayan gruplar varken onların dinlenme süresine uzun demek ne kadar mantıklı tartışılır.)

 

Melophobia‘nın ne kadar fanı olsa da ben ilk iki albümleri; Cage the Elephant ve Thank You, Happy Birthday‘ciyimdir. İlk iki albümdeki çiğliği hep sevmişimdir dolayısıyla son albümleri Tell Me I’m Pretty‘ye bir iki parça dışında ısındığım da söylenemez.

Grubun 5. stüdyo albümü Social Cues, bu sorunu çözüyor ve grubun iki ruh halini de sevenlere harika bir sentez sunuyor. Hem groovy hem melankolik ruhuyla son yılların en iyi alternatif albümlerinden biri olmuş.

Stiline ve sahne duruşuna bayıldığım solist Matt Shultz‘ın eşinden yakın bir zamanda boşanması ve yine yakın bir zamanda 3 yakın arkadaşını kaybetmesinin etkileri, albümde kendisini melankoli olarak gösteriyor.

 

Her zaman 90’lar grunge’ından 70’lerin glam ve punk’ına; pek çok türü sentezleyen grup bu albümle Garage Rock’a biraz daha yakın.

Albüm; -yine pek bir sevdiğim- The Damned’ın Neat Neat Neat klasiğine yakın bir punk dokunuşundaki Broken Boy ile açılıyor. Beck‘in yumuşak sesi eşliğindeki funky Night Running’den sonra gelen Skin and Bones, albümün bana göre kademeli olarak içine alan temposuyla ve sözleriyle en büyük yıldızlarından biri.

I’ve been running for so long / All that’s left is skin and bones / Close my eyes, fight to carry on / Sometimes it makes no sense at all.

Ready Let Go ve The War Is Over gibi son albümlerinde pek çok ikiz kardeşlerine rastladığımızı hissettiğimiz parçaları üzse de; House of Glass ve tatlı 2005 dönemlerini hatırlatan Tokyo Smoke; albümde ışıl ışıl parlayanlar arasında.

 

Finaldeki Goodbye ise potansiyel bir “harika konser kapanış parçası.”

İçinde pek çok karakter barındıran biri olarak her albümde de bu tarz ruh geçişlerini oldum olası sevmişimdir. Bu albümde de durum farklı değil. Matt Shultz albüm boyu Jekyll-Hyde geçişleri yaşıyor. Bu da bu albümü CTE’nin şimdiye kadarki en iyi işi yapıyor.

Cage The Elephant hakkında daha önce yazdığım yazıya buradan ulaşabilirsiniz.

 

 

MÜŞRA DEMİR

https://www.youtube.com/multibabydoll

https://instagram.com/multibabydoll/

https://twitter.com/multibabydoll_

https://www.facebook.com/Multibabydoll/

 

 

 

 

Zeen is a next generation WordPress theme. It’s powerful, beautifully designed and comes with everything you need to engage your visitors and increase conversions.

Top 3 Stories

Daha Fazla İçerik
Bir Film, Bir Belgesel ve Kendimi Yeniden Bulmam Üzerine