NOT OKAY: Schadenfreude Hissi

Son zamanlarda film izleyemiyorum. 3545643 bölüm dizi izlemek kolay geliyor ama film izlemek bir şekilde hep üşenmeme sebep oluyor. Bu amansız ve anlamsız hastalığa bir nokta koymak için haftada 3 film kuralı koydum kendime. Tabii ki benim gibi ufaktan ADHD sahibi birinin dikkatinin dağılmayacağı şekilde; biraz daha eğlence vaat edenlerle başladım işe. Son dönemin başarılı yapımlarından Not Okay, ilk durağım oldu.

Zoey Deutch’un başrolünde yer aldığı Not Okay; Dear Evan Hansen ile biraz benzer bir konuya sahip. Her ikisinde de kaygı ve/veya depresyondan mustarip bir genç, ilham verici bir harekete dönüşen ayrıntılı bir yalana başlar ve uydurmaları kamuya mal olduğunda sonuçlarıyla yaşamak zorunda kalır. Ama geçen yıl Sevgili Evan Hansen çıktığında, izleyiciler temelde yaşananlara isyan etmişti.

Schadenfreude Nedir?: Başkasının zararına sevinmek. Derin bir değersizlik duygusu ile başkalarının başarısızlığından zevk alma deneyimi, başkalarının sahip olduğu şeyleri aslında kendisinin hak ettiği gibi duygularla ortaya çıkan kötücülük durumu.

‘Not Okay’ , Sevgili Evan Hansen’in yapamadığını anlıyor gibi görünüyor: Kahramanınızın kendi sorunlarını kabul ederken, sonunda onun hala bir pislik olduğunu düşünmeye devam edebiliyorsunuz. Yönetmen ve yazar Quinn Shephard’ın filmi; pek bir sevdiğim Zoey Deutch’un neon gökkuşağı tırnaklı Danni Sanders performansıyla alaycı ve eğlenceli bir yapım.

Film; neden Danni gibi birine takıntılı olduğumuzu anlıyor. Empatiden yoksun değil, aynı zamanda adil ve ekrana çevrilmiş bir internet çöpünün en iyi tasvirlerinden biri.

Film başladığında Vice-type bir web sitesinde yazar olan Danni ile tanışıyoruz. Çaresizce ofiste ot sisi içinde dolaşan Colin’in (Dylan O’Brien) ilgisini çekmek için bir böbreğini feda edebilir. Colin ile dairesinin yakınında karşılaştığında, onu etkilemek için Paris’teki bir yazma seminerine kabul edildiğini söylüyor. Bu kadar kötü bir yalan söylediği için utanç içinde yaşamak yerine, sahte bir web sitesi kurup kendini Paris’teki Emily’ye çevirip, Fransız simge yapılarının yanında pozlar vererek, hileyi daha da ileri götürmeye karar veriyor. Arc de Triomphe’de, Danni’nin önünde poz verdiği sahte bir resim yayınlamasından dakikalar sonra gerçekleşen bir terörist saldırı olana kadar…

Yine de kendine daha derin bir çukur kazıyor; havaalanında soğuk Upper East Side ailesiyle bir araya geldikten sonra trajedinin yüzü haline geliyor ve işyerindeki profilini yükseltmek için deneyimi hakkında blog yazması öneriliyor. Daha fazlasını anlatacak ve tüm eğlenceyi çöpe atacak değilim; çünkü filmin tümü bir “cringe show rollercoaster” ama iyi manada.

Y kuşağının bu çevrimiçi olma endişesini yakalamaya çalışan bazı yazarların aksine, Shephard aslında internette gerçekten zaman geçirmiş gibi görünüyor.

Not Okay, sosyal medyadaki “yüceltme” ve “cancel” kültürü konusunda konusunda keskin duyguya sahip. Shephard bir ip üzerinde yürüyor ve çoğunlukla abartılı hiciv ile gerçekten terörist saldırısına tanık olan Rowan gibi birinin yaşadığı mücadelenin dürüst tasviri ile Danni gibi birinin -ayrıcalıklı, beyaz, bilgisiz- bunu nasıl daha da kötüleştirdiği arasındaki dengeyi bozuyor. Bazı izleyiciler için Not Okay yine de çok ters gelebilir, ancak bence tam olarak yapmak istediği şeyi başarıyor.

Danni’yi hiçbir mazeret göstermeden tam anlamıyla bir insan haline getirmeyi başaran Deutch, başarısının büyük bir payını alıyor. Deutch’un karakter çalışması, etrafındaki projeler harika olmadığında bile her zaman bir güç olmuştur. (bkz: Zombieland: Double Tap ve The Politician) ve burada da bu gücü bir kez daha görüyoruz. Bu kız tam anlamıyla underrated! Deutch; depresyonunu, üzüntüsünü ve duygusuzluğunu unutmadan Danni’nin saçmalığını oynamaktan zevk alıyor ve bunu izleyiciye de geçiriyor.

Not Okay’i izlerken havada asılı kalan asıl gerilim şu: Yönetmen/senarist, Danni’yi filmin sonunda kancadan kurtaracak mı? Ve bunu söylemenin gerçekten spoiler olduğunu düşünmüyorum: hayır, kurtulamayacak. Danni affedilemez ya da mutlu bir son alamaz, gerçekten iğrenç eylemlere yakalanmış olanlar gibi, utanç dolu bir varoluşa sürüklenir.

Öyleyse neden Danni Sanders hakkında bir film yapasın ki? Çünkü Shephard, Danni gibi insanlardan her zaman etkileneceğimizi anlıyor, her zaman bir Danni’nin eylemlerini kendisine nasıl haklı çıkarabileceğini anlamaya çalışıyor. Bir yanılsama mı? Aptallık mı? Not Okay, sempati duymadan cevaplar bulmaya çalışırken, bir yandan da felaketiyle büyüleyen bir karakterle bizi baştan çıkarıyor. Çünkü hepimizin içinde biraz Schadenfreude hissi var.

Not: Danni’nin stiline filmde bayıldım 🙂

Zeen is a next generation WordPress theme. It’s powerful, beautifully designed and comes with everything you need to engage your visitors and increase conversions.

Top 3 Stories

Daha Fazla İçerik
MARTHA HUNT İLE 70’LER RUHU