Foo Fighters ve Sonic Highways ile yolculuk

Dave Grohl, öyle ya da böyle günümüzün en ilham alınası müzisyenlerinden. Sevmesinin zor olduğunu kabul edebilirim; en azından ben kendisine zor alışabildim ama alıştıktan sonra da bir daha dinlemeyi bırakamadığımız “o” adamlardan Grohl. Dolayısıyla hemen arkasından gelen Foo Fighters hayranlığı ve her dinlenildiğinde hissedilen samimiyet pek de kolay bırakabileceğiniz bir duygu değil.

Sonic Highways bir albüm olmaktan öte, bir proje olarak her müziksever için fazlasıyla heyecan verici. Grup 8 parçayı, 8 ayrı şehirde kaydetti ve yapım ve kayıt aşamalarını; zaman zaman konuk ettikleri isimlerle birlikte 8 bölümlük bir belgesel dizi haline getirdi.

Bu tarz fikirlerin beni hep heyecanlandırmasından, o farklı şehirler farklı ruhlar fikrinden çok hoşlanmamdan dolayı albümü dinlemeye kafamda +10 puanla başladığımı itiraf etmem gerek.

Tüm bu olumlu düşüncelerime rağmen yine de bir Wasting Light olmadığının, olamayacağının farkındaydım. Çünkü her ne kadar kulağa hoş gelen bir fikir olsa da merkezde, sonuçta “proje” başlıklı işlerde genel olarak bir hayal kırıklığı, bir ruh eksikliğine hazırlıklı olmak gerek.

Neyse ki Sonic Highways fazlasıyla iyi bir albüm. Hem de kesinlikle iyi bir albüm. Ancak baştan açıklamak gerek; Foo Fighters ruhuna dair hiçbir şey yok. Bunu her şehirde yaşadıkları farklı etkileşimlere vurmak da mümkün tabii. Buna rağmen belirli bütünlüğü var albümün.

Sonic Highways açılışını yapan Something From Nothing‘e tek kelimeyle aşık oldum. Nitekim albümü ilk kez dinleyen herkesin aklının bu parçaya takılacağını düşünüyorum. Chicago‘da kaydedilen, resmen sinsi ve derinden başlayıp sonradan açılan ve canavarlaşan bir parça Something From Nothing. Günlerdir bu şarkının dışında bir şey dinlemiyorum, dinleyemiyorum. Resmen ele geçirilmiş gibiyim, evet.

 

 

Arlington’da kaydedilen The Feast and the Famine de tempoyu düşürmeden o enerjiyi devam ettiriyor. Akılda kalıcılığı ve gaza getiriciliğiyle potansiyel bir “konserde eşlik etmelik güzel FF şarkısı”. (Bu arada yakın zamanda gelseler de kanlı canlı bir dinlesek yahu!!!)

Nashville ürünü Congregation, albümün yardımcı oyuncu yıldızlarından. Outside ise albümün tam ortasında, sizi aslında bu albümü sevdiğinize ikna ediyor.

Tüm bunlar bir yana; en başından beri en merak ettiğim tabii ki de Seattle‘da kaydedilen parçaydı. (Ah Seattle, ah grunge, ah…) Nitekim Subterranean güzel, yer yer belki biraz fazla romantik ama kesinlikle sizi yakalayan bir parça.

New York’ta kaydedilen ve kapanışı yapan, bol acılı I Am a River ise albüm için maalesef ki oldukça “düşük” bir kapanış yapıyor,bizi üzüyor, ya da bir tek beni üzüyor. Üzmeyin FF sevenleri, üzmeyin…

Joe Walsh ve Gary Clark, Jr. gibi isimlerse, albümde duyup da sevindiğimiz misafirler…

Totalde Sonic Highways muhtemelen herkesin tek bir şehirde/şarkıda takılı kalacağı bir albüm. Eski albümlerle oturup karşılaştıracak olursak çok üzülürüz (yukarıda ben demedim mi üzülmeyelim diye?)

 

Kendi başına incelenmesi gereken, tam da şu günlerde ihtiyacımız olan şahsına münhasır albümlerden biri. Ayrıca tekrarlamak gerek, Foo Fighters en yakın zamanda gelsin, bir de canlı dinleyelim parçaları öyle karar verelim!

 

MÜŞRA DEMİR

Zeen is a next generation WordPress theme. It’s powerful, beautifully designed and comes with everything you need to engage your visitors and increase conversions.

Top 3 Stories

Daha Fazla İçerik
İlham veren şarkı sözlerini trençkotta taşımak